Dünyada ve Türkiye’de birçok sorun beraberce düşünmeyi ve ortak hareket etmeyi gerektiriyor. Çevre kirliliği ve iklim değişikliği başta olmak üzere dünya gezegeninin geleceği ve bizlerin çocuklarının, torunlarının yaşamı bu beraberliği başarabilmemize bağlı. Hepimizin sahip olduğu insan olma durumumuzdan doğan kırılganlıklar, ortak olan ihtiyaçlar çerçevesinde belirsizliklerle mücadele edebilmek için birbirimizin halinden anlamayı başarmamız şart. Ancak içinde yaşadığımız ekonomik ve siyasi koşullar, doğduğumuz aile, büyüdüğümüz mahalle, aldığımız eğitim, inançlarımız, üye olduğumuz dernekler, spor kulüpleri, siyasal partiler, sivil toplum kuruluşları, akranlarımız, medya ve sosyal medya bizi biz yaparken, aynı zamanda da bizleri ayrıştırıyor. Var olan farklılıkları büyütüp, çok daha fazla olan benzerliklerimizi görmemizi imkânsız hale getiriyor. Sahip olduğumuz kimlikler birden çok olsa da bazı kimlikler hepsinden baskın olup, diğerlerinin önüne geçerek, güçlü sınırlarla bizleri ayrıştırıyor. İşte siyasal alanda partiler, politikacılar ve liderler arasında gözlemlenen kutuplaşma da topluma, bizlere sıradan vatandaşlara da sirayet ederek, bu ayrışmayı büyütebiliyor. Parti tercihimiz kim olduğumuzu belirleyen en önemli kimliklerden biri haline gelebiliyor. Bu şekilde sahip çıktığımız parti kimlikleri, bizler için farklı parti taraftarları ile siyasal ve sosyal alanda konuşmayı, tartışmayı ve beraber çözüm geliştirmeyi imkânsız hale getiriyor.
Elinizde tuttuğunuz bu metin, işte bu çerçevede Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasal iklim ve daha önce gerçekleştirdiğimiz ötekileştirme1 ve kutuplaşma araştırmaları bulgularından yola çıkarak geliştirdiğimiz Türkiye’de Kutup-laşmayı Azaltmak için Stratejiler ve Araçlar Projesi, kısa adıyla TurkuazLab projesinin son çıktısı. Mart 2020’de başlayan bu proje Marshall Fonu (GMF), İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (BİLGİ-Göç) işbirliği ve İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı’nın (SIDA) finansal desteğiyle yürütüldü ve Haziran 2022’de tamamlanıyor.
Bu metin olabildiğince en sade biçimde kutuplaşmaya dair temel tanımları, bizim projemiz çerçevesinde odaklandığımız duygusal siyasal kutuplaşma kavramına odaklanarak toplumsal alanda hissedilen gerginliği ve beraber yaşayabilmenin önünde oluşturduğu engeli ele almayı hedefliyor. İlk bölümde beraberce önce kutuplaşmanın ne olduğu ve ne olmadığını düşüneceğiz, farklı kutuplaşma tanımlarını açıklayacağız. Bu farklı kutuplaşma tanımlarından bizim çalışmamızın odaklandığı bireysel düzeyde yer alan siyasal duygusal kutuplaşmayı daha detaylı tartışacağız. Kimliklerimizin oluşum süreçleri ve siyasal parti tercihlerinin benimsenen kimlikler haline gelmesi ve en uzak hissedilen parti taraftarlarının “öteki” olarak görülmesinin vardığı boyutları ele alacağız. Kutuplaşmanın neden kötü bir durum olduğunu tartışıp, kutuplaşmanın oluşmasını sağlayan nedenlere odaklanacağız. Sistemik nedenlerin yanı sıra makrodan mikroya her düzeyde kutuplaşmayı oluşturan nedenleri özetleyeceğiz. Türkiye’de medya, sosyal medya ve siyasilerin kutuplaşmayı nasıl çerçevelediğini aktaracağız. İkinci ve üçüncü bölümlerde ise kutuplaşmayı önlemeye dair hem bizim projemiz hem de farklı alanlarda uzmanların kendi görüşlerini içeren yazılar ile çözüm önerilerini tartışacağız. Bölümlerin sonunda konu başlıklarına göre düzenlediğimiz hem yararlandığımız hem de meraklısı için daha kapsamlı bilgiler sağlayacak kısa kaynakçalar da hazırladık.
Projemizin gerçekleşmesini finansal desteği ile mümkün kılan İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı’na (SIDA), kitabımızda kutuplaşmayı azaltmaya dair bizimle birlikte düşünen ve katkıda bulunan çalıştaylarımızdaki tüm katılımcılarımıza, TurkuazLabsaha’daki konuklarımız Aslı Aydın-Sancar, Ayça Ebru Giritligil, Büşra Kılıç, Gülin Çavuş, Hilmi Hacaloğlu, Itır Erhart, İdil Işıl Gül, Mehmet Şenol ve Turgut Tarhanlı’ya çok teşekkür ediyoruz. Bu kitapta konuk yazarlarımız; Ali Alper Akyüz, Hakan Altınay, Işık Tüzün, Itır Akdoğan, Itır Erhart, Murat Sabuncu ve Şeyda Taluk’a müteşekkiriz. Her bir yazarımız kendi uzmanlık alanları ile ilgili çözüm önerilerini bizimle paylaştılar. Kitabımızın yayın sürecinde bize destek olan Cem Tüzün’e tüm emekleri için ve kapak resmi ile çalışmamızı görsel açıdan zenginleştiren Lale Duruiz’e minnettarız. Bu konuda sorgulamaya, düşünmeye, tartışmaya, hem kendimize hem de çevremize ayna tutmaya beraberce devam etmek için sizleri de yolculuğumuza davet ediyoruz.